Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Şirketler Açısından Getirdiği Yenilikler

Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu (“Kanun”)kısa bir zaman evvel tamamen yenilendi. Kanunun yasalaşma sürecinde ve yasalaşması sonrası üzerinde oldukça fazla konuşuldu, tartışıldı. Kanun’un kabulünden kısa bir süre geçmiş olmasına karşın bir çok kez üzerinde değişiklikler yapıldı. Böylesine bir temel kanunun uygulamasının yerleşmesi için ciddi bir süre gerekirken, fazlaca değişiklik yapılıyor olması da uygulamada ciddi sıkıntıları da beraberinde getirdi. Bu yazımda genel olarak ve fazlaca hukuki detaya girmeden, uygulamaya giren yeni ve önemli hususları ele alacağız.

1956 yılından beri yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“eski kanun”) güncel ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalması sebebiyle 08.12.1999 tarihinde Adalet Bakanlığı bünyesinde akademisyenler, yüksek yargı mensupları, çeşitli kurum, kurul ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulmuş, beş yıl çalışan bu komisyon tarafından oluşturulan Tasarı Taslağı 24.02.2005 tarihinde kamuoyuna ve ilgili çevrelerin görüşüne sunulmuş ve gelen görüşler de nazara alınarak revize edilmek suretiyle 09.11.2005 tarihinde Kanun Tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. İncelenen ve rapora bağlanan Tasarı, daha sonra Adalet Komisyonunda 03.05.2007 tarihinde kabul edilmiş olup, 13.01.2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve fakat 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“Kanun”) yürürlüğe girmesi ancak 01.07.2012 yılında gerçekleşmiştir.  Bu kronolojik açıklamaya özellikle yer verdim ki temel bir kanun metninin yenilenmesinin ne denli vakit alan bir süreç olduğunu herkes görmüş olsun. Okumaya devam et “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Şirketler Açısından Getirdiği Yenilikler”

Girişimciye Sağlanan Devlet Teşviklerinin Hukuki İncelemesi

Uzun zamandır girişimcilerden devlet destekleri konusunda sorular alıyorum. Bilhassa Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yani bilinen adıyla Teknoparklar hakkında yoğun bir merak var. Bu nedenle bu yazımızda hem Teknoparklar’ın hukuki açıdan ne anlama geldiğini hem de benzer diğer teşvikleri açıklamaya çalıştık. Bununla bağlantılı olduğunu düşündüğüm için yazının sonunda kısaca KOSGEB desteklerine de yer verdik. Elbette tüm detayları burada yazmak mümkün değil. Ama ilgili kişilerde genel bir bakış açısı oluşturacağını düşünüyorum.

Son yıllarda Türkiye’nin ekonomik kalkınma hedefi doğrultusunda uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak üzere tüm dünyada giderek önemini artıran teknoloji ve ürün geliştirilmesine yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları ve melek yatırımcılık ile paralel olarak birçok düzenleme hayata geçirilmiştir. Okumaya devam et “Girişimciye Sağlanan Devlet Teşviklerinin Hukuki İncelemesi”

16 Soruda Melek Yatırımcılık Yönetmeliği

Bir süredir, kamuoyunda Melek Yatırımcılık Yönetmeliği olarak bilinen “Bireysel Katılım Sermayesi Yönetmeliği”nin (“Yönetmelik”) çıkması bekleniyordu. Anılan yönetmelik nihayet 15.02.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarih itibariyle yürürlüğe girdi. Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Yönetmeliğin ilk taslağı Temmuz 2012’de kamuoyu ile paylaşılmış ve ilgili kişi ve kurumlardan görüşler toplanmıştı. Yönetmeliğin nihai haline baktığımızda toplanan görüşlerin ciddiyetle değerlendirildiği ve yapılan eleştirilerin çok büyük kısmının dikkate alınarak Yönetmeliğe işlendiğini görüyoruz. Genel olarak Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuda paylaşıma ve her türlü eleştiriye açık olduğunu ve son derece iyi niyetli davrandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ağustos 2012’de bu yönetmelik henüz taslak halindeyken bu konuyla ilgili eleştirilerimi gösterir bir yazıyı da sizlerle paylaşmıştım. Bu kez Yönetmeliği anlamak için temel noktalarını gösterir bir yazı kaleme adlım.

Uluslararası literatürde Melek Yatırımcı tabiri ile kullanılan terim bizim Yönetmeliğimize Bireysel Katılım Yatırımcısı (“BKY”) olarak alınmış. Aşağıda 16 soruda BKY Sistemini ve içerdiği şartları özetlemeye çalıştık. Umarız Yatırımcılar ve ilgili tüm sektörler için faydalı ve ülkemizdeki Melek Yatırımcı sayısının artmasına katkı veren bir çalışma olur. Okumaya devam et “16 Soruda Melek Yatırımcılık Yönetmeliği”

Yatırım Alma Aşamasının Temel Hukuki Süreçleri

Tüm girişimcilerin nihai amaçlarının şirketlerine bir yatırımcı bulabilmek olduğu düşünülürse Yatırımcı ile olan ilişkiler, imzalanacak sözleşmeler ve diğer süreçlerin büyük önem arz edeceği aşikar. Bu yazıda genel hatlarıyla bu sürece değineceğiz. Burada yazdıklarımız elbette sadece yol gösterici mahiyette olup çok temel bazı bilgileri içeriyor. Yatırım süreçlerinde mutlaka profesyonel hukuki destek alınması çok önemlidir. Aksi halde her şeyin çok iyi gittiğini düşünürken bir anda tüm hissenizi kaybetmeniz işten bile değildir. Bu yazı ile en azından Yatırım süreçlerinin ne şekilde yürüdüğünü adım adım görme imkanı olacağını düşünüyorum.

İlk Aşama: Sözlü Görüşmeler

Yatırımcı ile kurucular arasındaki ilk temas, genellikle doğrudan yatırımcının veya taraflardan biri adına hareket eden bir kişi/şirketin arabuluculuğu ile yapılan ön görüşmeler ile sağlanır. Bu aşama, özellikle kurucuların en çok dikkat etmeleri gereken husus, bu aşamada kendilerini çok fazla bağlayıcı beyan ve taahhütte bulunmayarak, bunları bir sonraki aşama olan Term Sheet’e bırakmalarıdır. Böylelikle, genellikle profesyonel yardım alınmayan bu süreçte, kendilerini zor durumda bırakabilecek sözler vermiş olmaktan kaçınabilirler. Okumaya devam et “Yatırım Alma Aşamasının Temel Hukuki Süreçleri”

Melek Yatırımcılık Yönetmeliği

Başlıkta Melek Yatırımcılık Yönetmeliği olarak yazdığım Yönetmeliğin orijinal Adı ” Bireysel Katılım Sermayesi Yönetmeliği” dir. Bu yönetmelik henüz taslak aşamasında. Yakın zamana kadar kamuoyundan görüşler toplandı ve kısa süre içinde nihai halini alması beklenmektedir. Bu yazımda Mevcut Taslak üzerindeki eleştirilerimi kaleme aldım. Aşağıda taslağın her maddesi yer almamakta olup sadece yorumda bulunduğum maddeler yer almaktadır. Tam metne buradan ulaşabilirsiniz.  Aşağıda okuyacağınız görüşler ilgili kurumlarla da paylaşılmıştır. Okumaya devam et “Melek Yatırımcılık Yönetmeliği”

E-Ticaret Kanun Tasarısı

Bir süredir E-Ticaret ile ilgili herkesin haberdar olduğu ve yasalaşmasını beklediği Elektronik Ticaret Yasa Tasarısı kanunlaşmak için gün sayıyor. Bu nedenle bu tasarı hakkında yazmanın gerekli ve faydalı olacağını düşünüyorum.  Tasarı hakkında tek bir yazının yeterli olmayacağı düşüncesiyle başkaca yazılar da yakın zamanda burada yer alacak.  Bu yazıları mümkün olduğunda basit ve anlaşılır bir şekilde, uygulamaya dönük olarak kaleme almaya çalıştım.

Tasarı E-Ticaret Kanun Tasarısı olarak biliniyor. Tam adı ise “ Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” dır.  Aslında Aralık 2010’da meclise gönderilmiş olmasına karşın gündemde kendine yer bulamaması nedeniyle Ekim 2011’de tekrar Meclise gönderilmiş ve komisyonlarda bu tarihten sonra görüşülmeye başlanmıştır. Geçtiğimiz günlerde Alt komisyondan da geçerek Meclis gündemine alınmaya hazır hale gelmiştir. Yani Meclis gündemine alınması bir kanun tasarısı için artık son adım olup burada da kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Tarafından Resmi Gazete’de yayımlanır ve yürürlüğe girer. Bu kısımda daha fazla teknik hukuki bilgi verip kafa karıştırmayalım. Geçelim tasarının maddelerini inceleyerek önemli maddelerini gözlemlemeye.

Tasarı 14 Madde ve 1 geçici maddeden oluşmaktadır.  İlk madde Kanun’un amaç ve kapsamı maddesi olup incelenmesi gereken bir madde değildir. Hem okuyuculara kolaylık olması hem de tasarı maddelerini bir arada görebilmeleri adına önce madde metinlerine yer verip ardında maddeler hakkında yorumlarımı paylaşacağım. İtalik olarak yazanlar tamamen Tasarıdan alınan maddelerdir. Maddelerin bazı kısımları benim tarafımdan dikkat çekmek için kalın fontlarla belirtilmiştir. Okumaya devam et “E-Ticaret Kanun Tasarısı”

E-Ticaret Ekseninde Temel Tüketici Hukuku Kavramları

Bu yazımda Tüketici Kanunu ve ilgili yönetmelikler kapsamında belirtilen bazı temel teknik kavramlara değineceğim. Bu yazımla birlikte e-ticaret siteleri açısından tüketici hukuku kısmını da sona erdirmeyi planlıyorum. Elbette gelecek yorumlar ya da sorular olursa bu konuya tekrar değiniriz.

a)      Cayma Hakkı                                    : Tüketici Kanunu ve Mesafeli Sözleşmelere Dair Yönetmelik’te detayları düzenlenmiştir.  Adından da anlaşıldığı üzere tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten vazgeçmesini sağlayan bir haktır. Malın tesliminden ya da hizmetler söz konusu olduğunda mesafeli satış sözleşmesinin onayı tarihinden itibaren 7 gün içinde tüketici hiçbir gerekçe göstermeden malı ya da hizmeti iade ederek ödemiş olduğu bedeli satıcıdan geri isteme hakkına sahiptir. Burada malın sorunlu (bozuk vs.)  olup olması önemli değildir. Mal ya da hizmette hiçbir kusur olmasa bile bu süre içinde iade etme hakkı tüketicilerin doğal ve kanuni bir hakkıdır. Satıcı’ya, yani site işletmecisine süresi içinde böyle bir talep gelirse talep tarihinden itibaren 10 gün içinde tüketicinin ödediği parayı iade etmek ve en geç 20 gün içinde tüm masrafları satıcıya (yani site işletmecisine) ait olmak üzere ürünü iade almakla yükümlüdür.  Bu hak hiçbir şekilde tüketicinin elinden alınamaz. Mesafeli Satış Sözleşmesine bu hakkı sınırlayan kayıtlar konması durumunda otomatik olarak geçersiz kabul edilir. Bunun hiç mi istisnası yok? Elbette var. Yoksa bu hak da suistimale son derece açık olur. Birkaç örnekle bu hakkın sınırlarını çizelim; Okumaya devam et “E-Ticaret Ekseninde Temel Tüketici Hukuku Kavramları”

E-Ticaret Sitesi İşletmecisinin Tüketici Hukuku Karşısındaki Riskleri – Tüketicilerin Başvurabileceği Hukuki Yollar

Bu yazının,  gördüğünüz gibi iki farklı başlığı var. Tüketiciler açısından baktığımızda hangi hukuki imkanlara sahip olduklarını görebilecekler, diğer taraftan e-ticaret sitesi işletmecileri de tüketicilerden kaynaklı ne tür hukuki risklerle karşılaşabileceklerini anlamış olacaklar. Site İşletmecileri karşılaşabilecekleri hukuki riskleri ve bu risklere maruz kalmamak için uyması gereken hukuki hükümleri bilirse eminin hem tüketiciler açısından hem de site işletmecileri açısından her şey çok daha sorunsuz yürür.

Eminim ki bir çok e-ticaret sitesinin müşteri hizmetleri birimi kendilerinden alışveriş yapan tüketicilerden herhangi bir nedenle şöyle şikayetler ve bazen de gereğinden fazla serzenişler duymuşlardır; Okumaya devam et “E-Ticaret Sitesi İşletmecisinin Tüketici Hukuku Karşısındaki Riskleri – Tüketicilerin Başvurabileceği Hukuki Yollar”

Ön Bilgilendirme Formu ve Mesafeli Satış Sözleşmesi

Geçen hafta yazdığım “E-Ticaret Sitesinde Bulunması Gereken Hukuki Metinler” başlıklı yazımda genel olarak sitede bulundurulması gereken metinleri ele almıştım. Bu yazıdan sonra Ön Bilgilendirme Formu ve Mesafeli Satış Sözleşmesi konusunda bazı sorular geldi ve bu konu da önem arzeden bir konu olduğundan bu iki metin üzerinde biraz daha detaylı bilgi vermek istedim.

Bilindiği üzere Tüketici Hukuku’nun temel mevzuat metni “4077 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun”’dur (Bundan böyle kısaca “Tüketici Kanunu” olarak bahsedeceğim) Tüketici Kanunu hukuk sisteminin genelinde olduğu gibi genel çerçeveleri çizen hükümler içerir ve uygulamaya dönük hususların ne şekilde olması gerektiğini yönetmeliklerin düzenleme alanına bırakır. Okumaya devam et “Ön Bilgilendirme Formu ve Mesafeli Satış Sözleşmesi”

E-Ticaret Sitesinde Bulunması Gereken Hukuki Metinler

Bir E-Ticaret Projesinde dikkat edilmesi gereken çok önemli bir başka konu da çeşitli mevzuatlar kapsamında web sitesinin içine konulması gereken hukuki metinlerdir.  E-ticaret dediğimiz için bilhassa B2C iş yapan şirketler için belki de en önemli mevzuat Tüketici Hukuku hükümleri olacaktır. Çünkü 4077 Sayılı Tüketici Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde emredici nitelikte bazı hukuki metinlerin web sitesinde bulunması zorunlu kılınmaktadır. Genel olarak bir B2C e-ticaret platformunda bulunması gereken yazılı metinlere değinelim; Okumaya devam et “E-Ticaret Sitesinde Bulunması Gereken Hukuki Metinler”